Dün Ankara’da beş Cem evine yapılan saldırı, gerçekte Türk Milletinin birliğine yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk öndeliğinde gerçekleştirdiğimiz Cumhuriyet Devrimimizin Laiklik ilkesi sayesinde yüzyıldır esas olarak barış içinde yaşadı.
Geçmişte Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yaşanan acı olaylar, laiklik sayesinde, münferit olarak kaldı ve milletimizin birliğini bozacak düzeye gelmedi.
Ama AKP iktidarının 20 yıldır izlediği anti laik politikaların sonrasında Türkiye’miz bugün büyük bir tehlikenin eşiğindedir.
Bugün ne yazık ki insanlarımızı dini inançlarına, mezhebi aidiyetlerine bakarak ele alan bir anlayış devletimizin yönetim katlarındadır.
Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan vatandaşları “kasap dükkanındaki et” olarak gören sözde din adamları, ülkenin camilerinde vaazlar vermekte ve el üstünde tutulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni “Dar-ül Harb”, TC vatandaşlarını “kafir” olarak gören Selefi-Vahabi Şeyhler, Diyanet İşleri Başkanlığının koruması altında camilerimizde vaazlar vermektedirler.
İşte Ankara’daki Cemevlerine yapılan saldırıları bu koşullar içinde değerlendirmek gerekiyor.
Cemevleri’ne yapılan saldırı, aynı zamanda bütün siyasi Partilere, bütün emekçi örgütlerimize ve meslek odalarına, bütün demokratik kitle örgütlerine, kısacası bütün milletimize yapılan bir uyarıdır.
Cumhuriyetimizin laiklik ilkesine sahip çıkarak ülkemizi ve milletimizin birliğine kast eden bu tür provokasyonlara karşı herkesi ortak tavır almaya ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Dün Ankara’da beş Cem evine yapılan saldırı, gerçekte Türk Milletinin birliğine yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk öndeliğinde gerçekleştirdiğimiz Cumhuriyet Devrimimizin Laiklik ilkesi sayesinde yüzyıldır esas olarak barış içinde yaşadı.
Geçmişte Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yaşanan acı olaylar, laiklik sayesinde, münferit olarak kaldı ve milletimizin birliğini bozacak düzeye gelmedi.
Ama AKP iktidarının 20 yıldır izlediği anti laik politikaların sonrasında Türkiye’miz bugün büyük bir tehlikenin eşiğindedir.
Bugün ne yazık ki insanlarımızı dini inançlarına, mezhebi aidiyetlerine bakarak ele alan bir anlayış devletimizin yönetim katlarındadır.
Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan vatandaşları “kasap dükkanındaki et” olarak gören sözde din adamları, ülkenin camilerinde vaazlar vermekte ve el üstünde tutulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni “Dar-ül Harb”, TC vatandaşlarını “kafir” olarak gören Selefi-Vahabi Şeyhler, Diyanet İşleri Başkanlığının koruması altında camilerimizde vaazlar vermektedirler.
İşte Ankara’daki Cemevlerine yapılan saldırıları bu koşullar içinde değerlendirmek gerekiyor.
Cemevleri’ne yapılan saldırı, aynı zamanda bütün siyasi Partilere, bütün emekçi örgütlerimize ve meslek odalarına, bütün demokratik kitle örgütlerine, kısacası bütün milletimize yapılan bir uyarıdır.
Cumhuriyetimizin laiklik ilkesine sahip çıkarak ülkemizi ve milletimizin birliğine kast eden bu tür provokasyonlara karşı herkesi ortak tavır almaya ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.