22Türkiye, “insanların açlıkla sınandığı yer” değildir!
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. 1980’lerden bu yana uygulanan Neo-liberal ekonomi politikalarıyla Türkiye, emperyalist devletlerin sömürü ve yağmasına ardına kadar açılmıştır. Özelleştirmelerle Devlet, ekonomik operasyonlar karşısında kendisini savunma olanaklarından yoksun bırakılmıştır. Ülkenin kaynakları, akıl almaz bir savurganlık ve yandaşları zenginleştirme politikalarıyla heder edilmiştir. İhvancı dış politikanın sonucu, bir yandan PKK terörünün devam etmesi, öte yandan ülkeye yığılan milyonlarca mülteci olmuştur.
Bu ve benzer politikaların sonucunda kişi başına düşen milli gelir, tam sekiz yıldır üst üste gerilemektedir. Gelinen aşamada AKP iktidarının bulduğu çözüm; Türk lirasının değerini düşürerek, ülke içinde üretim maliyetlerini azaltmak ve böylece ihracatı artırarak döviz bulmaktır. Serbest piyasa sistemi içinde faizleri düşürmek ve bunu da dini referanslarla yapmak, tam da AKP zihniyetine yakışıyor.
Türkiye; ‘Allah sizi açlıkla, yoklukla; malınız ve canınızdan eksiltmeyle sınıyor’ diyen bir Cumhurbaşkanı ile;
‘Ekonomi krize girerse sen en fazla işini kaybedersin ama ben, bin kişinin çalıştığı işyerimi’ diye düşünebilen bir Ekonomi Bakanı tarafından yönetiliyor.
Böyle bir Cumhurbaşkanı ve böyle bir Bakan, Halk Ekmek kuyruğunda sıraya girmiş 80 yaşındaki yurttaşın neden ağladığını anlayamaz!
Kısacası, AKP iktidarı yaşadığımız krizin nedenidir, dolayısıyla bu iktidardan bir çözüm beklemek boşunadır. İçinde bulunduğumuz Neo liberal Atlantikçi Sistem içinde bulunabilecek bir çözüm de yoktur. Onun için bütün Sistem Partileri, kriz karşısında çaresizdir.
Çözüm; Mustafa Kemal Atatürk’ün halkçı-devletçi ekonomi modelini bugüne uygulamadadır.
Krize çözüm programı
Mustafa Kemal Atatürk’ün Halkçı-Devletçi modelini uygulayacak olan Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nin, ekonomik krize çözüm programının başlıca maddeleri şunlardır:
Kontrollü kambiyo rejimine geçilecek, emperyalist tekellerin, yabancı ve yerli
fırsatçıların, Türk lirasının değeri ile oynayarak yaptıkları vurgunlar önlenecektir.
İç piyasada yabancı paraların kullanımı yasaklanacaktır. Vatandaşın Dolar ve diğer
yabancı paralar üzerinden olan mevduatları, rayiç bedel üzerinden Türk lirasına çevrilecektir. Türk lirasının kayıtsız şartsız egemenliği sağlanacaktır.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kapatılarak yeniden yapılandırılacak;
Borsa’nın, uluslararası bir kumarhane gibi çalışması önlenecektir.
Avrupa Gümrük Birliği’nden çıkılacak, böylece ekonomide ulusal çıkarlara uygun
politika izlemek mümkün olabilecektir.
Muhatap ülkelerle görüşülerek dış ticaretin, karşılıklı olarak ulusal paralarla
yapılması sağlanacaktır.
Lüks ithalat yasaklanacak, lüks tüketim ve gereksiz harcamalara son verilecektir.
Ülke derin bir kriz içindeyken Cumhurbaşkanı’nın 13 özel uçağı olamaz. Tasarrufa Cumhurbaşkanı’nın harcamalarından başlanacak, Beştepe’deki saray boşaltılarak Çankaya’ya taşınılacak, devlet yönetiminde bulunanların ve milletvekillerinin birden fazla yerden maaş almaları yasaklanacak, lüks makam aracı saltanatına son verilecektir.
Türkiye’de üretilen tarımsal ve sınai malların ithali, yüksek gümrük vergilerine
bağlanarak, yerli üretici korunacaktır.
“Nereden Buldun Yasası” yeniden yürürlüğe konularak, hortumcunun malına el
konulacak, yağmalanan kamu kaynakları ulusal ekonominin geliştirilmesi için kullanılacaktır. Ayrıca gelir dağılımında yaşanan büyük bozulma, bir seferliğine uygulanacak servet vergisini zorunlu kılmaktadır. Böylece sağlanacak kaynaklar üretimin geliştirilmesi için değerlendirilecektir.
Ekonomide stratejik öneme sahip kuruluşlar kamunun elinde olacaktır. Elektrik,
akaryakıt, doğalgaz, haberleşme, eğitim, sağlık gibi emekçi ve dar gelirli yurttaşların hayatını doğrudan ilgilendiren kurumlar özel sektörün kâr konusu yapılamaz. Bu kurumlardan özelleştirilmiş olanlar yeniden kamulaştırılacaktır.
Milli sanayici korunacak, üretici desteklenecektir. Kamu mallarının yağmalanması
ve israflar, etkin tedbirlerle önlenerek tasarruf edilen kaynaklar sanayide ve tarımda üretimin geliştirilmesi için harcanacaktır.
Şam ile derhal el sıkışılacak, ABD’nin Fırat’ın doğusunda kurmak istediği “Terör
Devleti”, Suriye başta olmak üzere bölge ülkeleri ile işbirliği yapılarak dağıtılacak, ülkemizde bulunan mültecilerin güven içinde ülkelerine dönmeleri sağlanacaktır. Böylece tasarruf edilen kaynaklar ekonomik kriz ile mücadeleye ayrılacaktır.
Orta vadede Türkiye’nin hedefi, Batı Asya Birliği’nin hayata geçirilmesi olacaktır.
Böylece emperyalist müdahalelerin önü alınacak, terör sorunu köklü olarak çözülecek ve bölge ülkelerinin bütün olanaklarını birleştirmeleriyle, Türkiye’nin de bir parçası olduğu Batı Asya Birliği, krizleri önlemenin de ötesinde ekonomik olarak dünyanın en müreffeh bölgelerinden biri olacaktır.
Özelleştirme Değil Kamulaştırma!
Dolar Yasaklansın, Türkiye’de Türk Lirası!
Hortumcunun Malına El Konulacak!
Lüks İthalat Yasaklanacak, Milli Sanayici ve Üretici Desteklenecek!
Avrupa Birliği’ne Üyelik Başvurusu Geri Çekilecek!
Şam ile derhal el sıkışılmalı, mültecilerin güven içinde ülkelerine dönmeleri sağlanmalı!
Yaşasın Tam Bağımsız, Demokratik, Üreten, Başı Dik Türkiye!