Ülkemizin 11 ilinde yaşanan depremler nedeniyle on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüzbinlerce vatandaşımız ise evsiz barksız kaldı. En temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan yoksun durumdalar.
Bu tür durumlar karşısında gerekli tedbirleri almak, ihtiyaçları gidermekle yükümlü kurumlar maalesef kötü bir sınav veriyorlar.
Çöken binaların sorumluluğu kadar deprem sonrası yaşanan çaresizlik bir daha göstermiştir ki Türkiye’de devletin içi siyasi iktidar tarafından boşaltılmış, çürütülmüştür.
Bu çürümenin son örneği ise ortaya çıkan Kızılay rezaletidir. Varlık sebebi afetler, savaşlar gibi olağanüstü durumlarda halkın ihtiyaçlarını karşılamak, yaralarını sarmak olan Kızılay maalesef ki AKP iktidarı tarafından kâr amaçlı bir ticari şirkete dönüştürülmüştür. Öyle ki yaşanan deprem felaketinde ilk akla gelen Kızılay ve Kızılay’ın sembolü olan çadırlar ortalarda yoktu. Sonradan öğreniyoruz ki Kızılay ürettiği çadırları bir ticari işletmeymiş gibi depremzedelere ulaştırılmak üzere AHBAP’a satmış. Bu durum, devlet kurumlarında siyasi iktidar eliyle yaratılmış çürümenin geldiği yeri göstermesi açısından önemlidir. Kızılay, halktan topladığı bağışlarla ürettiği çadırları zor zamanında halka ulaştırmak yerine kâr amacıyla satmıştır. AHBAP derneği ise halkın desteği ile topladığı paralarla bu çadırları satın alarak halka ulaştırmak zorunda kalmıştır.
Kızılay artık ulusal bir yardım kuruluşu değil, iktidar tarafından maaş bağlanan partidaşlardan oluşmuş ve kar etmek için üretim yapan, pazara mal üreten bir ticari şirkettir.
Tuz kokmuş, sistem çökmüştür. 70 yıllık karşı devrim süresince Cumhuriyetin tüm kurumları gibi Kızılay da yok edilmiş, piyasacı kar sisteminin bir dişlisi haline getirilmiştir. Bu çürümenin faturası da yine yoksul halk kitlelerine kalmıştır.
Artık Türk halkı bu çürümeye dur demeli, çürüyen bu sistemden ve bu sistemin temsilcisi Akp ve uzantılarından kurtulmak için örgütlenmelidir.