SOSYALİST CUMHURİYET PARTİSİ

8 MART MÜCADELE GÜNÜDÜR!

Dünya işçi sınıfı tarihinde kadın işçilerin mücadelesi, önemli bir yer tutmaktadır. Yüzyıllar önce ağır kölelik koşullarında çalışarak yaşam mücadelesi veren kadınlar, bugün de şartlar değişmiş olsa da yine zor koşullar altında bu mücadeleye devam etmektedir.

Evde anne, fabrikada, atölyede, üretim alanlarında işçi olmak, omuzlarındaki yükü daha ağırlaştırmaktadır. Çalışma yasalarındaki yetersizlikler, erkek işçilere göre aynı işi daha düşük ücretle yapmaları ve toplumsal baskılar altında ezilmeleri dün olduğu gibi bugün de sürmektedir.

Cumhuriyetle birlikte Türk Kadınlarının kazandığı haklar, bugün çalışma hayatından bilimsel faaliyete, sanattan siyasete kadar pek çok alanda kadınların daha fazla ön saflara çıkmasını sağladı. Ancak hâlâ kadını, “Karnında sıpa, sırtında sopa eksik edilmeyecek” olarak gören zihniyetle savaş ve hak mücadelesi devam etmektedir. Örgütlü mücadele hayatın her alanında kadını daha güçlü yaparken, sorunların çözümünde de belirleyici olmaktadır.

1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile elde edilen haklardan geri adım atılması için yeni düzenlemeler kapıdadır. “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un aile bütünlüğünü bozduğu söylenmekte, yoksulluk nafakası, “Erkeğin hayatının ipotek altına almaktan kurtarılması” gerekçesiyle kaldırılmak istenmektedir. Diğer taraftan da Adalet Bakanlığı; “Aile Hukuku’nda ZORUNLU Arabuluculuk” getirileceğini açıklamaktadır. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni, ülkemizde kadının eğitimi, ekonomik durumu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlardan kaynaklanmaktadır.

KADININ ÇALIŞMA HAYATINDAN ZORUNLU KAÇIŞI

OECD, TÜİK ve çeşitli kitle örgütlerinin araştırmaları kadınların çalışma hayatındaki cinsiyet eşitsizliğinden nasıl etkilendiğini rakamlarla ortaya koyuyor. OECD ülkelerini kapsayan araştırmalara göre tüm dünyada cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği verileri göze çarparken, Türkiye’de yapılan Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitliği araştırmasına katılan kadın ve erkeklerin %54’ü kendi kurumlarında ücret eşitsizliği olmadığını düşünüyor. TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre; kadınların çalışma hayatına ev işleri ve çocuk bakımı nedeniyle katılamaması %78 gibi yüksek bir oranla ilk sırada yer alıyor. Araştırmaya göre bir iş başvurusu ya da iş görüşmesi sürecinde ayrımcılığa uğradığını düşünen kadınların oranı erkeklerin oranının iki katından fazla. Erkekler çalışma hayatında kadın oranının daha az olmasını, kadınların gönüllü olarak iş piyasasından çekilmesi nedeniyle olduğunu düşünürken, kadınlar ise bu durumu en çok aile ve/ veya çocuk bakımına yönelik destekleyici hizmetlerin yeterince sağlanmaması ile açıklıyor.

Ocak 2022’de açıklanan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü “Türkiye’de Kadın” raporuna göre; okuma yazma bilmeyen 1.652.282 kadın bulunmaktadır. Ortaokul ve dengi eğitim almış kadın sayısı 22.732.601’dir. Bu rapora göre yeterli eğitim olanaklarına ulaşamayan kadın oranı, %65’tir. Aynı rapora göre kadının işgücüne katılma oranı, %30,9 istihdam oranı ise %26,3 olarak belirlenmiştir. İşsizlik oranı %15 ve çalışma hayatına dahil olamama nedeni, %47 ile ev işleri ile meşguliyettir. Bu rakamlar ışığında ağırlıklı olarak kadınlar kamusal alan dışında, aile içinde ve ev işleri ile meşgul, eğitimden yoksun ve yoksuldur. İçinde yaşadığımız ağır ekonomik kriz içinde kadınlar açısından yoksul olmanın nedenlerini “kadın olmanın” toplumda yarattığı bazı ayrımcı politika ve uygulamalarla açıklamak olanaklıdır. Kadının yoksulluğu, eğitim hizmetlerine ulaşamama, toprak ve mal mülkiyetinin olmaması, karar alma süreçlerinden mahrum kalması ile yakından ilişkilidir.

Eşitlik ve özgürlük mücadelesinde önemli kazanımlar elde edilmiş olmasına rağmen kadınlar öldürülmekte, cinsel taciz ve tecavüze uğramakta, en güvende olması gereken ailede yoğun biçimde şiddet görmekte ve haklarını aramak istediklerinde yeterince yol alamamaktadırlar. 8 Mart, kadın emeğinin sömürülmesine, töre ya da hangi ad altında olursa olsun kadın cinayetlerine, birey olarak kabul görülmemeye bir başkaldırıdır!

Sosyalist Cumhuriyet Partisi; insanlığın yarısına ağır acılar çektiren, maddi manevi gelişimini engelleyen bu tarihsel haksızlığın sosyalizm dönemini de kapsayan uzun ve kararlı mücadelelerle çözüleceğinin bilincindedir. Parti olarak bugünden başlayarak ayrımcılığa, şiddete ve kadına yönelik her türlü baskıya karşı parti saflarında, toplumun her kesiminde ve hayatın her alanını kapsayan bir mücadele yürütmekteyiz.

Sosyalist Cumhuriyet Partisi olarak, toplumda ve iş hayatında eşitliği sağlamanın, hak ve özgürlüklerden ayrımsız herkesin faydalanmasının, toplumsal cinsiyet ayrımını yok etmenin, kadın emeğini ve iş hayatındaki yerini kalıcı kılmanın mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz.

Kadınlarımızın hayatın her alanında daha güzel, eşit ve özgür bir gelecek için verdiği mücadelede her zaman omuz omuza olacağız.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!

SOSYALİST CUMHURİYET PARTİSİ MERKEZ KADIN BÜROSU

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir