Kamil Dede’nin sevgili arkadaşları, değerli dostları!
Türkiye’mizin son 60 yılının devrimci mücadelesi içinde, “Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye” ideali uğruna, en ön saflarda şanla, şerefle, onurla yer almış bir Devrimciye karşı son görevimizi yerine getirmek için buradayız.
Arkadaşımızı sonsuzluğa uğurlarken, onun, devrimci mücadeleye ilk adımını attığı günden, son nefesine kadar mücadele ile dolu hayatının bize öğrettiklerini hatırlıyoruz şimdi… Ve buna ihtiyacımız var.
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… İnandığınız dava için bir ömür
boyu mücadele edeceksiniz… Son nefesinize kadar…. İnandığımız dava Türkiye’nin bağımsızlığıdır, milletimizin özgürlüğüdür ve halkımızın iktidar olması için verilen mücadeledir. Ve bu davanın başarısı için gerektiğinde gözünüzü kırpmadan ölümün üzerine yürüyeceksiniz… Kamil Dede’nin defalarca yaptığı gibi…..
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… Yani dar grupçu olmayacaksınız.
Dünyanın, sizin içinde bulunduğunuz yapıdan ibaret olmadığını unutmayacaksınız. Esas olan ülkenin bağımsızlık, halkın iktidar davası için verilen mücadelenin başarısıdır. Ve bu kutsal dava uğruna gerektiğinde yıllarca emek verdiğiniz yapılardan vazgeçmeyi bileceksiniz.
Kamil Dede 1978 yılında üç liderinden biri olduğu Halkın Yolu hareketini daha doğru olduğunu düşündüğü Türkiye İşçi Köylü Partisi’ne katmada bir an bile tereddüt etmedi. Tıpkı 1907 yılında, başında olduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni, aynı dava için mücadele eden daha elverişli durumdaki İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi.
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… Devrim davasının başarısı
için gerektiğinde kurmuş olduğunuz düzeni alt üst edip Parti’nin verdiği göreve koşacaksınız. Tıpkı Kamil Dede’nin Almanya’da bir fabrikada işçi olarak çalışıyorken, Partinin “yurda dön” demesi üzerine bir an bile tereddüt etmeden evinden, çocuklarından ayrılma pahasına Türkiye’ye dönmesi, Parti görevine koşması gibi…
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… Geldiği gibi bu dünyadan gitmek,
kişisel mal mülk edinme peşinde koşmamak… Kamil Dede bir anlamda bu dünyaya geldiği gibi gidiyor… Ama öte yandan ardından büyük bir miras bırakarak gitti. Han, hamam, yat yazlık değil… Bütün zamanını, bütün yeteneklerini, bütün enerjisini Devrim davasına adadı ve son anına kadar böyle yaşadı… Ölümünün ardından geride bıraktığı bu büyük miras, tertemiz bir hayattır, bir ömür boyu inandığı dava uğruna mücadele etmiş olmasıdır, onurlu ve boyun eğmemiş bir devrimciliktir…
Evet, en büyük miras budur, yüzyıllar sonra da insanların hatırlayacağı bir miras…
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… Her şart altında doğru bildiğini
söylemek, doğrunun arkasında durmak… Doğrunun yanında dururken veya doğru olanı söylerken acaba yanımda kaç kişi vardır hesabı yapmamak…
- Yaşadınız mı Kamil Dede gibi yaşayacaksınız… Doğru bildiğiniz fikirler
doğrultusunda hareket edeceksiniz? O fikirlerin gereğini yapacaksınız… Bu mücadeleye girersem yalnız kalır mıyım, acaba sonuç alır mıyım korkusu içinizde olmayacak. Hac yolundaki topal karınca olacaksınız. Gerekirse doğru bildiğiniz fikirler doğrultusunda mücadele ederken ölmeyi en büyük ödül olarak göreceksiniz…
Kamil Dede şimdi o ödülü almış olarak aramızdan ayrılıyor…
Tarihimizin yüz akı devrimcileri olan İttihatçıların bir türküsü vardır. Bir zamanlar Tv de gösterilen Elveda Rumeli dizisinin film müziği idi. O türküyü dinlediğinizde Ömer Nacileri, Resneli Niyazileri, Albay Reşatları; Mithat Paşaları, Talat Paşaları ve Mustafa Kemalleri hatırlarsınız. Millet için, memleket için ölmeyi en büyük mutluluk sayan, bu uğurda yüzlercesinin seve seve hayatını verdiği, karşılığında bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu gerçekleştiren serdengeçti devrimciler kuşağını hatırlarsınız. Bozdoğan türküsünün son dizelerinde, yüzyıl öncesindeki o büyük Devrime kan ve can verenler şöyle sesleniyorlar:
Söz, düşsek de uzakların yoluna,
Öleceğiz doğduğumuz toprakta,
Memleket, sevdana yürek gerek…
Kamil Dede uzakların yoluna düştü, ama o yüzyıl önceki devrimcilerin dediği gibi doğduğu toprakta öldü.
Bütün hayatı; memleket sevdası ile dopdolu bir yüreğe sahip olduğunun kanıtıdır.
Bize, onun arkadaşlarına düşen görev, şimdi anısına layık olmak için daha büyük bir azim ve kararlılıkla çalışmaktır.
Elveda can arkadaşım, yoldaşım, kardeşim… Sana söz veriyoruz: Onurla taşıdığın bağımsızlık ve özgürlük bayrağı hep yükseklerde olacak!…
Türkiye sosyalistlerinin, yakın devrim tarihinin ve Denizlerin, Mahirlerin sembolleştiği 68 kuşağının canlı tanığı, fiili devrimci kimliğiydi.
Üzdü.
Işıklarda uyusun…