Sosyalist Cumhuriyet Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Önder Kırmızıtaş: Türkiye’de kimsenin hukuki güvenliği ve yargıya güven kalmamıştır!

Akp iktidara geldiği ilk günden itibaren özellikle iki kurumu yozlaştırmak, teslim almak, içini boşaltmak için özel çaba sarfetti. Bunlardan biri eğitim, diğeri adalet.

 

Özellikle yargı erkinin içini boşaltıp temel değerlerinden uzaklaştırdılar. Yargı erki iktidarın sopasına dönüştü. Muhalif sesleri susturmak, toplumu tek tip yapmak, halkı sindirmek için iktidarın elindeki silaha dönen yargı esas işlevinden uzaklaşmış durumda.

 

Yaşanan birçok hukuksuzluğa, ortaya saçılan birçok iddiaya ve suça gözlerini kapatan yargı erki işin ucu iktidara ya da kontrolündeki kesime dokununca pervasızca önüne geleni ezmeye başladı. En ufak serzenişe dahi tahammül edemez oldu. Daha düne kadar toplumda infial yaratan istismar, tecavüz gibi suçlara, ülkenin ortak değerlerine yapılan saldırılara, katliam çağrılarına sessiz kalan körü sağırı oynayan yargı, iktidara yapılan en basit eleştiriyi devletin beka meselesi olarak görmüş ve var gücüyle üstüne gitmiştir.

 

Bu ülkede ülkeyi kuranlara, Mustafa Kemal Atatürk’e, cumhuriyet devrimlerine saldırmak, farklı inançlara mensup olanlar hakkında infaz fetvaları vermek, alenen kamuyu dolandırmak, halkı birbirine düşürmek bırakın cezalandırılmayı ödüllendirilir olmuş durumda. Bırakın re’sen harekete geçmeyi yapılan suç duyuruları bile sümen altı edilip görmezden geliniyor. Savcılar sanki ünvanları gereği Cumhuriyet savcısı değil de Akp hükümetinin savcısı. Esas görevleri kamunun haklarını korumak olan savcılar Akp’nin avukatı gibi hareket ediyorlar.

 

Kamuya yönelik tehdit, hakaret, saldırı, hırsızlık vb onlarca fiili görmezden duymazdan gelen savcılar mesele bir sanatçının doğru ya da yanlış fikirlerini ifade etmesine gelince teyakkuza geçip cansiperane meseleyi iş ediniyorlar. Bir tarafta namaz kılmayan öldürülebilir diyen yobazı görmezden geleceksin diğer tarafta ise şaka yollu söylenen sözleri tutuklanma sebebi yapacaksın. Son olarak Gülşen isimli sanatçının başına gelendir ki hukukun yüzkarası bir olay olarak tarihe geçecektir. Bırakalım hukuku, kanun tanımazlıktır. Zira tutuklama koşulları yürürlükteki mevzuatta sayılıdır. Somut olayda ise bu şartların biri dahi gerçekleşmemiştir. İsnat edilen suç için öngörülen cezanın alt ve üst sınırı bellidir. Kişi isnat edilen suçtan ceza alsa dahi bırakın tutuklanmayı mevcut infaz yasasına göre tek gün hapis dahi yatmaz. Diğer yandan bu kişinin kaçmak, bulunamamak, ulaşılamamak gibi bir durumu da sözkonusu değil. Ayrıca ortada karartılması muhtemel bir delilin varlığından da söz edilemez.

 

Hal böyle iken tamamen intikam ve kinle hareket ederek ve iç politikada tabanına hoş görünmek, muhalif kesimleri terbiye etmek amaçlı verilen gözaltı ve akabinde tutuklama kararı ne hukukidir ne de kanunidir. Verilen karar, yargı erkinin düştüğü zavallı durumu göstermekten öte anlam ifade etmiyor.

 

Ortada tek bir gerçek var ki Türkiye’de hiçbir bireyin hukuki güvenliği ve kimsenin yargıya güveni kalmamıştır.

 

Av. Önder Kırmızıtaş

Sosyalist Cumhuriyet Partisi

Genel Saymanı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir